Turkuvaz

Turkuvaz
Selenge nehri

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Ve Sonra...



Vazgeçmişim dünyadan,
Kendimden,
Hayallerimden,
Özlemlerimden,
Her şeyden vazgeçmişim...

Gidişlerim olmadı benim
Hep bekleyişlerim oldu..
Beklentilerim oldu,
Hüsrana uğrayan...
Hazin sonları oldu,
Kurduğum hayallerin...

Vaz geçtim,
Insanlardan,
Dostlardan,
Yarım kalan sevgilerden...
Seyre daldım hepsini
Ve vaz geçtim hepsinden...

Döndüm arkamı 
Gidişim olur diye
Belki gidişim olur diye...

Umut!
Bir vaz geçebilsem!....

S..... Mavi



20 Mayıs 2014 Salı

Anlayana!...



Ben hiç görmedim SOMA yı, hiç bilmem, hiç gitmedim.
Ben tanımam SOMAlıyı, hiç tanımadım.
Ben kömürüde bilmem, hiç elime almadım.
Doğrudur.

Acıyı bilirim, acı çekmeyi de, acı çekenide,
Acıyı, acıyı yaşayanın acısını çekmeyi de
Hissedebilirim yüreğimde,
Taa uzaklarda yaşayan milletimin acısını
Uzak değil taa içimde...
Hissedebilirim yüreğimde,
Yokluğun, yoksunluğun acısını..
Onunla birlikte canım yanabilir
Ağlayabilir, anlayabilirim.

Yüreğimde hissettiğim için suçlanabilirim
Nasıl diye???
Acıya ortak olmanın, acıyı paylaşmanın,
Yüreğinde hissetmenin ne(?) olduğunu anlamayanlar...
Sorabilirler...
Ne bilsin onlar 
Merhamet yoksunu olanlar
Ne bilsin?

Türk olmanın ne olduğunu?
Nasıl anlasın Türk olmayanlar?
Millet olmanın bilincini....

Anlamayanların inadına, anlayana.....

 *Selenge*


Milleti yaşatki, devlet yaşasın!





4 Mayıs 2014 Pazar

O An, Gök Mavi'ydi!




Arama bu kadar dehlizlerde
Mavilikler kaplamış dört bir yanı
Karanlıklar maviye dönmüş
Ağarmak üzeredir kuytular....

An o an'dı!
Tan ağarmak an'ıydı.
Kızıl an'lara inat
Aymış bir gün atımıdır, şafak
Mavilenmiş dünyaya...

Aymak üzereyiz
Gün doğumlarına
Gök mavilerine
Masmavi bir yaşamın tadına
Ulaşmak üzereyiz
Apaydınlık günlere.....

Kararmış bir dünyadan 
Maviye bulanmış yaşamların
Doruklarına ulaşmak
Yavaş yavaş 
Ulaşmak
Gök mavisine.......

*Selenge*







VARSAĞI



Erlik günü geldiğinde

Yiğitlere şan görünür.
Yığın yığın harcanmağa
Nice yüz bin can görünür.

Kopunca bir büyük savaş

Er tez gider, korkak yavaş.
Yüreksize akçayla aş,
Erlere meydan görünür.

Bir gün olur yılda, ayda

Birleşiriz hep Altay’da.
Güz ayında, kurultayda
Başı börklü han görünür.

Atsız der ki: Ne var canda?

Yatarız taze çimende.
Rus’un adı her geçende
Gözlerime kan görünür.

Hüseyin Nihal ATSIZ



24 Nisan 2014 Perşembe

ERGENEKON







ERGENEKON

Biz Türk Han'ın beş oğluyuz,
Gök Tanrı'nın öz kuluyuz,
Beş bin yıllık bir orduyuz,
Turan yurdu durağımız!

Ak ordumuz sola gitti,
Üç hakanlık tesis etti,
"Medi", "Sümer Akad", "Hitti"
Bu üç şanlı oymağımız!

Birincisi Azerbaycan,
İkincisi Geldanistan,
Üçüncüsü Arz-ı Kenan,
Fışkırdı üç kaynağımız!

Gök ordumuz sağa vardı,
Çin’i baştan başa sardı,
Hiyong-nular bu Hanlardı,
Set olmadı tutağımız!

Kara ordu gitti, İskit,
Ülkesinde yaptı bir çit.
"Atilla ol, Şalon’a git",
Sözü oldu adağımız!

Kızıl ordu dağlar aştı,
Efganlarla çok savaştı,
Bir alayı Hind’e taştı,
Sind oldu bir ırmağımız.

Sarı ordu tekin durdu,
Şehir yaptı, çiftlik kurdu,
Uygurların bu iç yurdu,
Kaldı ana toprağımız!

Yüce Tanrı Oğuz Han’ı,
Göndererek Türk hakanı,
Birleştirdi beş Turan’ı,
Doğdu güneş sancağımız!

Oğuz Han’dan sonra Hanlar
Kazandılar yüce şanlar,
Bilinmek için bu boş anlar,
Şahnamedir sorağımız,

Yıllar geçti bir an geldi,
Türk Tahtına İlhan geldi,
Sağdan, soldan düşman geldi,
Kurulmuştu tuzağımız.

Verilmedi bir dem soluk,
Kanlar aktı oluk oluk,
Öldü bütün çoluk çocuk,
Han, Bey, Çeri, Uşağımız.

Yalnız Nököz ile Kıyan
İki kızı alıp yayan,
Bir sarp dağa attılar can
Bunlar oldu kaçağımız.

Dağdan dağa hep gizlice,
Yürüdüler beş-on gece,
Bir tan vaktı gayet ince,
Bir iz oldu uğrağımız!

Bu iz yolu çok uzattı,
Sonra Alageyik çattı,
Bir dik yardan bizi attı,
Kanadı her bucağımız!

Bir de baktık yeşil bir bağ
Her tarafi bir yüce dağ,
Geniş, fakat sıkı bir ağ,
Dedik ne hoş bu ağımız!

Alageyik çayır yerdi
Yavrusunu emzirirdi,
Bizi gördü meme verdi,
Oldu Ana Kucağımız!

Dörtyüz sene burda kaldık,
Geyik arttı, biz çoğaldık,
Çıkamadık İşe daldık,
Pek şenlendi konağımız!

Elma,erik çoktu yedik,
Demir bulduk, ör işledik,
"Bir gizli yol bulsak" dedik,
Dağ delerdi bıçağımız!

Kurt’tan hali iken bu yurt,
Bir gün peyda oldu bir kurt,
Bir geyiğe attı avurt,
Gördü çoban yamağımız!

Kurt bir delik buldu,gitti,
Bir demirci takip etti,
Ocak yaktı taş eritti,
Açıldı yol kapağımız!

Büyük sevinç, büyük müjde,
Bayram yaptık kentte,köyde,
Torun, oğul, baba, dede,
Büyüğümüz, ufağımız!

Demircye Bozkurt dendi
Han tanıldı,taç giyildi,
Yoldan önce kendi indi,
Sağ elinde bayrağımız!


Börteçine kurdun adı,
Ergenekon yurdun adı,
Dörtyüzsene durdun hadi,
Çık ey, yüzbin mızrağımız!

Oldu sana Kaf bu eşik,
Tarih kaldı delik,deşik,
Artık yeter bu taş beşik,
Oldu körpe yatağımız!

Uzaklarda hoş ülkeler,
Issız yurtlar seni bekler,
İşte Kıpçak, işte Kaşgar,
Ta karşıda Gökdağ’ımız!

Tarhandağı gözler seni;
Tanrı orada sözler seni,
Dört asırdır özler seni,
Tukin dağda otağımız!

Turan, eski toprak bize;
Hind, bir altın konak bize;
Çin köşkleri kışlak bize,
Tuna boyu yaylağımız!

Yunus gibi çıktık Hut’tan!
Büyük yurda küçük yurttan,
Geyik girdik, doğduk kurttan.
Kılıç oldu orağımız!

Sartlık gitti, Uygurlandık.
Soyumuzla gururlandık.
AŞamanlardan uğurlandık.
Pirler oldu yardağımız!

İlk yayıldık: Beşbalık’a!
Karakurum, Elmalık’a
Çin başladı zorbalığa,
Ezdi onu tokmağımız!

Sağa sola gitti ordu;
Hind’e, Rum’a bir baş vurdu.
Altın yuta düzen kurdu.
Yine eski yasağımız!

Alplerimiz girdi harbe,
Düşmanlara attı darbe;
Şimal, cenup, şarka, garbe,
Akın etti kısrağımız!

Türk ayağı hangi yurda,
Basmışsa baş eğdi kurda!
“Gökhan orda, Akhan burada!”
Dedik gitti ayağımız!

Tümen, Çin’e akın etti.
Efrasiyab, Rum’a gitti.
Tomris adı göğe yetti.
Hüsrev oldu tutsağımız!

Teleleri, Aktürkman’ı
Toplamıştı Soğd’un Hanı,
Çapul etti Eşkân(i), yân’ı
Sevinç adlı soğdağımız!

İlhan Mokan, Bilge Kağan,
Gaznevi’den Mahmut Sultan,
Selçuklulardan Alparslan Han,
Birer şanlı koçağımız!

Askerliği gördü atsız.
Harzem Şah’ı oldu atsız.
Bugün hakan, dün bir adsız:
Böyle kayar kızağımız!

Tonguz, Çin’e hakan oldu.
Hıtay Türk’ü üryan oldu.
İlk düşünen Gür Han oldu,
“Birleşmeli ocağımız”!

Cengiz bunu tasarladı.
Dört bucağa ılgarladı.
Türk soyunu toparladı,
Turan oldu öz bağımız!

Oğuz Han’dan beri mühmel,
Kalmış idi büyük emel.
Yüce dilek uzattı el.
Ele geçti arağımız!

Gökten yüce yıldızımız!
Bir devr açtı her hızımız!
Atilla bir Kırgız’ımız!
Timurleng bir Kazak’ımız!

Fatih aldı İstanbul’u.
Babür, Hind’e eğdi yolu.
Nadir sarstı sağı solu…
Oldu bir son taslağımız!

Bundan sonra talih döndü,
Yıldızımız yine söndü,
Karşımızda Rus göründü…
Kesildi yurt otağımız!

Kırım, Kazan heder oldu!
Tuna, Kafkas beter oldu!
Türkistan’da neler oldu?
İşitmedi kulağımız!

Yurt girince yâd eline,
Ergenekon oldu yine!
Çıkmaz mı bir Börteçine?
Nurlanmaz mı çerağımız…

ZİYA GÖKALP